Hüznün Şarkısı
Bir şarkı kadar yakınız mutluluğa ve bir şarkılık mesafe var hüzünle aramızda. Ne zaman eskilerden bir şarkı dinlesem sanki arada yaşanan yıllar kifayetsiz kalıyor ve bir anda geçmişe , tam da o şarkının bana anlamlı geldiği yıllara dönüyorum deyim yerindeyse hüzne boğuluyorum ya da kendimi boğuyorum.
Her ne kadar büyüdüğümü daha da olgunlaştığımı düşünsem de bu bahsettiğim şey pamuk ipliğine bağlı. Yılların verdiği olgunluğu üç dakikalık bir zaman götürüyor ve ellerime bakıyorum hala eski beni görüyorum . Sanki büyümek denen şey yokmuş gibi geliyor. İnsanlar sadece büyüdüklerini söylüyorlar ama aslında kendilerine yalan söylüyorlar.
Son bir yıl içinde türlü türlü ayrılıklar yaşadım . Annemden kardeşten babadan , kardeşten öte bir arkadaştan ayrı düştüm. O zamana kadar yaşadığım her acı bir anlamda anlamsızdı çünkü hiç bir zaman tek kalmamıştım.
Bir anda yanlızlıkla tanıştım. İç buruklukları içinde uyumayı öğrendim. İyiyim demeyi öğrendim her ne olursa olsun.. Ve etrafıma baktığım da herkesin aynı olduğunu gördüm. Ayrılık acısından kıvranan yüzler gördüm. Bunu unutturmak için çırpınan bedenlerle karşılaştım. Aynı acıyı farklı tasvir eden insanlar gördüm. Antidepresanla duygularını uyuşturanlarla tanıştım.
Her yaş ayrı acılarla beraber geliyor. Ve bunlarla yaşamayı öğrendiğimiz anda başkalarıyla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Çünkü bir imtihanın içindeyiz ve sadece son nefesimizde geçecek acımız eğer sabredebilirsek acılarımıza isyan etmemeyi , bunlarla beraber yaşamayı öğrenirsek.